...:::HEP SEN Mİ ŞUT ÇEKECEKSİN:::...
Çocukluğum Ankara`da geçti, Meneviş sokakta, evimizin tam karşısında Kavaklıdere Karakolu vardı. Tüm mahallenin çocukları beraber oynardık. En gözde oyun misketti. Tumba, Kuyu ve Üçgen en çok oynanan misket oyunlarıydı. Birde tabi futbol oynardık. Futbol topu bize biraz sert gelirdi, bir de büyüktü, kontrol edemezdik. O sebepten gerçek futbol topuna vurabilen benden yasça büyük ağabeylerime hayranlıkla bakardım, ne kadar kuvvetliler diye..En iyi arkadaşım Kapıcımız Aziz Beyin oğlu Hasan’dı. Yaşıttık Hasan`la..Diğer çocuklar bizden geç çıkarlardı sokağa oynamaya, çünkü derslerini yapmak istemezlerdi, derslerini yapmak istemedikleri içinde aileleri derslerini bitirinceye kadar dışarı çıkamazsın derlerdi. Hasan`la biz okuldan gelir gelmez derslerimizi süratle bitirir. Apartmanımızın arkasındaki toprak alana gider, iki tas koyar, başlardık şut çekişmeye. İkimizde Fenerbahçeli idik. Kim sut çekerse çeksin şutu atan hep Fenerbahçeli olurdu. Kaleci ise Galatasaraylı. Hasan şut attığında Fenerbahçe`nin golünü engellememek için kurtarabileceklerimi bile yerdim. Köseye atardı. Benim amacım zaten gölü kurtarmak değil köseye uçmaktı..Bir gün babam eve bir Fenerbahçe forması getirdi, "Giy bakalım sana olacak mi" dedi. Deli gibi sevinçten çığlıklar atarak üzerime geçirdim o kutsal renkleri, aksam pijama giymeden uyudum, formam üzerimde…Ertesi gün sokağa çıktım, üzerimde Fenerbahçe forması, Hasan şaşırtmıştı. Nasıl olacak simdi diye sordu " Hep sen mi şut çekeceksin"…Cevap veremedim şaşırdım.“Hayır” dedim..Formayı değişeceğiz. 5 penaltı atıp formayı değiştiriyorduk, hiç üşenmez formayı her giyip çıkarışımızda kıkır kıkır gülerdik..Gene bir gün babam geldi, aile toplantısı yaptı, artık İstanbul’a yerleşeceğimizi söyledi."Ya Arkadaşlarım" dedim. "Orada da arkadaşların olacak. Oğlum" dedi..Hem nasılsa gidip geliriz tatillerde Ankara`ya. Ayrılışımız hüzünlü oldu. Hasan`a formamı hediye ettim. Almak istemedi. Zorla verdim… “Bak forma sende olunca hep sen sut çekersin”…Aksam annesi getirmiş formamı geri, bizim oğlan almış dedi. Annem geldi, "Mehmet formanı neden Hasan`a verdin". Hatıra olsun istedim dedim. Annem hızla döndü ve yetiştirdi tekrar Kezban Teyze`ye formayı. “Çocuk hatırası kalsın istemiş..Kezban Teyze`de aldı. Hasan çok sevinecek elinden aldım diye aşağıda ağlıyor...O Sabah erkenden ayrıldık 1979 senesinde Ankara`dan İstanbul’a doğru..Bir daha da göremedim Hasan’ı...Üniversite yılları kanımızın kaynadığı zamanlar. Eve geldim, annem telefonda biri ile konuşuyor. "Aaaa, vah vah" diyor. Telefonu kapatınca, sordum."Ne oldu Anne"."Ya Hatırlar misin bilmem, Ankara`da oturduğumuz Apartmanda Kapıcılık yapan bir Aziz Bey vardı, onun bir de oğlu vardı, Hasan kendini asmış apartmanın arka bahçesinde.""Neden, Neden asmış kendini.""Kimse bilmiyor oğlum, gençlik bunalımı herhalde"Çok üzülmüştüm. Odama kapandım, şaşkındım..Ağladım hıçkıra hiçkira ama kimseye söylemedim..Yıllar geçti..Ankara Uçağındayım, bir is görüşmesine gidiyorum. Aklıma geldi uğrayım dedim. Kezban Teyze`ye..Taşınmışlar..Oturdukları yeri buldum.. Kezban Teyze önce tanımadı beni, kendimi tanıttım, ağlamaya başladı. Hasan’ı anlattı biraz. Yıllar geçmiş Hasan’ın yatağı ve eşyalarını taşınmalarına rağmen bozmamış… “Her şeyi duruyor” dedi. “Sanki geri dönecek diye bekliyorum”…Sordum "Hasan’ın bir Fenerbahçe forması vardı duruyor mu?..""Sen nereden biliyorsun" dedi…"Benim bilmediğim mi var Kezban teyze, o forma yüzünden hep o sut çekerdi"Cevapladı…"Hep Yastığının altına koyardı, HALA ORADA"
----------------------------------------------------
Fenerbahçe ve Fenerbahçelilik her yerdedir…Kimi zaman yastığın altında bulursunuz FenerbahçeyiKimi zaman bir Çobanın Sarı Laciverte boyadığı koyunda…Kimi zaman da bir balıkçı teknesinin isminde…Fenerbahçelilik bir ruhtur…Fenerbahçe bu ruhun can bulduğu bedendir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder